top of page

ALPARSLAN BORA

​

Alparslan ile 12-13 yaÅŸlarında Özel Arı Lisesi hazırlık sınıfında tanıştık. O Viyana’ya gidene kadar çok sıkı bir dostluÄŸumuz oldu.. Çocukluktan çıkılıp aniden giriliveren ilk gençlik zamanlarını ve o zamanların bütün ilklerini birlikte yaÅŸadık. Gitara birlikte baÅŸladık. Kaykaya birlikte baÅŸladık. Kızlara birlikte baÅŸladık. Okulda da okul dışında da hep birlikteydik. İlk defa birbirimizin evlerinde kaldık. İlk kez birlikte sarhoÅŸ olduk. İlk sigaraları birlikte yaktık. Hangimizdeysek artık nedense yere, halının üstüne oturur kırık dökük bir kaset çalardan sabaha kadar Kızılok, Ortaçgil dinlerdik. Onlar kahramanlarımızdı. Onurlu, ilkeli büyük sanatçılar…Onlara çok özenirdik. Sonra biz de çalmaya baÅŸlardık. Ben akorlara basmaya çalışırken Alp üstüne muazzam sololar atardı. Çok yetenekliydi. Alp’in soloları sayesinde yaptığımız müzik bizi alır baÅŸka boyutlara götürürdü. Hiç sıkılmadan saatlerce gitar çalardık.

,

İlk konsere de birlikte gitmiÅŸtik. Kahramanımız Fikret Kızılok’un Kızılırmak sineması konseri. Çok önceden almıştık biletlerimizi. Yerimiz güzeldi. Günleri saya saya konser vaktine kavuÅŸtuk. Ben yanıma babamın Zenith marka antika fotoÄŸraf makinesini almıştım. O vakitler cep telefonları icat edilmemiÅŸ, FotoÄŸraf makineleri ve telefonlar birbirine eklemlenmemiÅŸti. Åžimdiki gibi zırt pırt fotoÄŸraf çekilemezdi. Çektikten sonra da bitmezdi içindeki film fotoÄŸrafçıya götürülür, birkaç gün beklenirdi. Bazen çıkardı bazen çıkmazdı fotoÄŸraflar. Neyse, konserden sonra Kızılok’un önünde söylediÄŸi perdenin arkasına sızıp onunla fotoÄŸraf çektirmeyi kafaya koymuÅŸtuk. Kalbimiz ellerimizde, aÄŸzımız tavana kadar açık seyrettik konseri. Yıllar sonra o konserin ömrümüzün en iyisi olduÄŸunu yazacaktık birbirimize. Konser bitti, biz alkışlamaktan acıyan ellerimizle planladığımız gibi perdenin arkasına sızdık. Ne kadar darmış, 2 metre eninde bir koridor. Karanlık. Ustanın gümüÅŸ rengi saçları aydınlatmasa orada öylece kalırdık. Heyecandan kekelediÄŸimiz için uzun sürdü fotoÄŸraf çektirme teklifinde bulunmamız. Sevgiyle kabul etti, konserde kendisine eÅŸlik eden kemancı kızı çağırdı. Makineyi verdi. Keman çalmak daha kolay diye düÅŸünmüÅŸtür kız. Aramızda yumuÅŸacık Fikret Kızılok’a sarılarak 3 tane fotoÄŸraf çektirdik.

​

Alparslan’ların evine yürüyerek mi uçarak mı geldik hatırlamıyorum. Muazzam bir konser izlemiÅŸ, kahramanımızla tanışmış, kekeleyerek de olsa konuÅŸmuÅŸtuk. FotoÄŸraf bile çektirmiÅŸtik. Her zamanki gibi yere halının üstüne oturup, gözlerimizi ayırmadan izlediÄŸimiz ustanın bastığı akorları taklit etmeye çalıştık. Halı da bizimle uçuyordu sanki. Uçan bir halının üstünde sabaha kadar defalarca dinledik o ÅŸarkıları kırık dökük kaset çalardan. Gizli sigaralardan mı, yaktığımız mumlardan mı sıçradı alev hatırlayamıyorum birazcık yaktık uçan halımızı. FotoÄŸraflar çıkmadı, fotoÄŸraflar çıkmadı, fotoÄŸraflar çıkmadı.

​

Belpa buz paten pistinin açıldığı günlerdi. Patene de ilk birlikte gitmiÅŸtik, daha önce kaykaya baÅŸlamıştık. Alparslan hemen her konuda olduÄŸu gibi bu sporlarda da çok yetenekliydi. Tunalı’dan meclis parkına kaykayla inerek geçti bir dönemimiz. Ben “eh iÅŸte” kayarken Alparslan acayip hareketler yapıyor, uluslararası kay kay dergilerini takip ediyor, o yıllardaki Ankara kay kay aleminin önemli figürlerinden biri haline geliyordu. Buz sporlarında da kısa sürede kendisini müthiÅŸ geliÅŸtirdi. Önemli bir buz hokeyi oyuncusu oldu. Defalarca milli formayı giydi. Özel Arı lisesinden Argun Türe ve OÄŸuz Çekmeceligil arkadaÅŸlarımız o günleri çok iyi hatırlayacaktır. Onlar da milli formayı giydiler.
İlk kez göz altına da birlikte alındık. Suçumuz TED kolejin arkasındaki merdivenli parkta bira içmekti. Uygulama yapıyoruz hemen bırakacağız dediler. Gittik Gitmeseydik de götürüceklerdi. Belki 10 saatten fazla bizim gibi Ankara’nın kimi parklarında bira içerken suçüstü yakalanmış bir toplulukta yerin altında bir hücrede bekletildik. Beklerken tanışıp muhabbet ettiÄŸimiz arkadaÅŸların içinde farklı branÅŸlardan 2 tane daha milli sporcu vardı. Alparslan’la 3 ediyordu. Åžahane bir muhabbet oldu hücrede. Çok eÄŸlendik. Üzüldük serbest kaldığımıza.

Özel Arı lisesinin o yılları çok deÄŸerli öÄŸretmenlerinin de desteÄŸiyle pek çok sanatçı yetiÅŸtirdi. Alparslan en önde gelenlerindedir. Teneffüslerde Kıvanç İlisulu ile sıraların üstünde çaldıkları ÅŸarkıları dinleyenler eminim unutmamışlardır. Mest ederlerdi bizi.

​

Sonra lise bitti ben ÅŸiire ve tiyatroya yöneldim Alparslan kazandığı "istatistik" bölümünde hiç mutlu olamadı. Barlarda gitar çalmaya baÅŸladı. OlaÄŸanüstü sesi, yorumu, yakışıklılığı ve karizmasıyla giderek geniÅŸleyen bir hayran kitlesi edindi. MüziÄŸin baÅŸkenti Viyana'da müzik okumayı o yıllarda kafasına koydu. Bunu da baÅŸardı. Gitti.

Sonra, bilirsiniz iÅŸte…koptuk. Facebook icat olduktan sonra birkaç mesajlaÅŸmamız oldu. Bir kere de telefonla konuÅŸtuk. O beni hiç aksatmadan Viyana’ya çağırdı ben hiç aksatmadan gidemedim. Ben onu o sıralar çalıştığım Erzurum’a çağırdım. Gelemedi. Türkiye’deki konserlerinde de buluÅŸamadık bir türlü. Son yazışmalarımızın birinde birlikte kaydettiÄŸimiz ÅŸarkıların olduÄŸu kasetlerin bende olup olmadığını sordu. “Bende” dedim. “Ama birlikte dinlemeliyiz, hangi ülke, hangi ÅŸehir olursa olsun oturacak bir halı buluruz nasıl olsa.” “Yakmayalım da” dedi Alparslan. Birimiz Viyana’da diÄŸerimiz Erzurum’da uzun uzun gülüÅŸtük.

​

Geçen ay Ankara’da annemin evinde, geçmiÅŸime dair pek çok nesne barındıran dolabın kapağını yıllar sonra açtığımda Alparslan’ın bana hediye ettiÄŸi buz hokeyi pakını buldum. Yanılmıyorsam o pakla önemli bir maçta önemli goller atmıştı. Pakın üzerine bir kağıt yapıştırmış. Kağıtta ÅŸunlar yazıyor: “Sevgili dostum Kuvvet, bu pakı iyi sakla çünkü ilerde çok para edecek”. İmzasını da forma numarasıyla “Alp 29” diye atmış. Sevinçten deliye döndüm. Hemen pakın fotoÄŸraflarını çektim. Artık kolay çekiliyor. Niyetim fotoÄŸrafı Alp’e göndermek ve ona ÅŸunu yazmaktı: "KardeÅŸim bu pakı 25 senedir saklıyorum. Bir alım deÄŸeri var mıdır? Para ediyorsa kaçtan gider?” Çok güleceÄŸine emindim. Bir aydır, bugün yarın derken erteledim ÅŸu basit mesaj meselesini de. Sanki hep yaÅŸayacakmışız gibi…

​

Birbirlerinin hayatında önemli roller üstlenmiÅŸ arkadaÅŸlar iliÅŸkileri sekteye de uÄŸrasa birbirlerini hep özlerler. Çünkü unuttuk sandıklarımızı koyduÄŸumuz sandığın anahtarı ancak o arkadaÅŸların ellerindedir. Åžehirler, çevreler, hayatlar deÄŸiÅŸir. Ama bir temel vardır ve hep kalır. İlk kavgamızda, ilk aÅŸkımızda gizlidir o temel. BuluÅŸabilsek birbirimizi tetikleyerek unuttuk sandığımız pek çok anıyı çıkartacaktık o sandıktan. Birbirimizle ve kendimizle yeniden tanışacaktık...

 

Buradan ulaşırsa Alparslan’ın annesi Güzin anneme, ablası Bilge ablama ÅŸunları söylemek istiyorum: Yeterince uzaktan bakıldığında 10 yıl önce ile 25 yıl sonra arasında ki mesafe neredeyse hiçtir. Hareket etmeden geçirilen bütün ömürler birleÅŸse Alparslan’ın tek gününden eksiktir. Kimseye minnet etmedi Alp, çıkar temelli iliÅŸkilerin içinde hiç yer almadı. Ne yaptıysa gerçek bir müzik iÅŸçisi, gerçek bir sanatçı olarak tek başına ve tırnaklarıyla kazıyarak yaptı. Kahramanlarının yolundan kahramanca yürüdü. Dünyaca tanınan bir sanatçı oldu. O da baÅŸka çocukların kahramanıdır artık. O çocukların da uçan halıları ucundan yanacaktır. Sanat yakar. Zaman onun eserlerini de tıpkı kahramanlarımızın eserlerine yaptığı gibi her geçen gün yenileyecek ve Alparslan bütün kıtalarda hayranlıkla dinlenmeye devam edecektir. Onun baÅŸta müzik olmak üzere hemen hemen bütün tutkularına, ilklerine tanıklık ettiÄŸim için gurur duyuyorum. Siz de böyle bir evlat yetiÅŸtirdiÄŸiniz için iftihar edin. Burada bir oÄŸlunuz bir kardeÅŸiniz olduÄŸunu bilin lütfen.

​

Not: YaÅŸarsam yönetmek istediÄŸim bir oyun var. Belgrad’da geçiyor. Oyunun kahramanı Dr. Kos limana inip Belgrad’dan Viyana’ya giden gemilere hasretle el sallıyor. Hep binmek istiyor o gemilerden birine. Viyana’da çok eskiden sevdiÄŸi kızı bulmayı umuyor. Oyunu gerçekleÅŸtirebilirsem binecek. Ben götüreceÄŸim onu Viyana’ya. Viyana’ya, sevdiÄŸi kadına ve aralarında Alparslan Bora’nın da olduÄŸu büyük sanatçıların aziz hatıralarına…

©2020, imdatimdatimdat.com tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page