Kuvvet Yurdakul'un kişisel web sitesidir
Savaş Fark Edilmezse
Bu görkem korkutuyor. Bir toplu konut şirketinin reklam filminde altı sarı pantolonlu üstü çıplak, eli bayraklı, mitolojik tanrı kılıklı bir genç İstanbul’un üstünde uçuyor. Yer yer ve zaman zaman Galata kulesi, Süleymaniye Cami, Boğaz Köprüsü gibi yerlere konuyor. Bazen boş alanlara inip, elindeki şirket bayrağını yere saplıyor. Bayrağın saplandığı yerden dev binalar fışkırıyor, bu sırada çalan müzik insanın tüylerini diken diken ediyor. Tok bir erkek sesi bize söz konusu şirketin üstünlüklerinden, uluslararası saygınlığından söz ediyor. Bitmiyor. Adam bu gökdelenlerden birinin damına koşarak çıkmaya başlıyor ve yükseklerden uzaklara bakıyor…
Bu nasıl bir iddiadır! Bir gazoz şirketi utanmadan kendine hayatın tadı diyor, öteki, beni kullanmak özgürlük diyor, başka bir narsist şirket mutluluk benim diyor, biri çıkıyor ben her şeyim diyor, kimse de bu şirketlere sen bu lafları ne hakla söylersin, mutluluğun, özgürlüğün içini ne hakla boşaltabilirsin demiyor. Ve el netice, o kavramlar haline geliyorlar. Kabuk değiştiren yılanların bıraktığı eski derilere benziyor eski manalar. Acı gerçek budur. Etkileniyoruz ve ikna oluyoruz. Çünkü bize bunu günde yüzlerce kez söylüyorlar, çünkü çok fazla paraları, nefis reklam filmleri, bu konuda uzmanlaşmış yaratıcı beyinleri var. Çünkü türlü görüntüler aracılığıyla algı kapasitemizin üstünde renge ve ışığa maruz kalıyoruz, algımız köreltiliyor, hep beraber aptallaştırılıyoruz.
Öyle değil mi? Ancak bir aptal kredi veren bankanın müşteri karşısında zorlandığını düşünür. Bacağını omzundan geçiren sevimli banka yöneticisi o banka mıdır? Değildir. Otururlar hesaplarlar daha fazla kar edeceklerini kesin olarak saptayıp bir kampanya başlatırlar. Bu kampanya için reklam filmleri hazırlanır reklam maliyeti zaten giderler içindedir. Böylece bize iyilik yaptıklarını söyleme fırsatı da bulurlar! Bizim için çalışan, bizim için zorluklarla mücadele eden onlardır. Biz de hem ödeme yapar hem minnet duyarız.
Tanrıya dönüşüyorlar. Piyasa dedikleri şey çok tanrılı bir dine dönüşüyor, reklamlar ayetlere dönüşüyor, ürün mürşide, tüketici mümine dönüşüyor. Savaş fark edilmezse, savaşmak da anlamsızlaşıyor!