Kuvvet Yurdakul'un kiÅŸisel web sitesidir
BİR BİR BİTİRİLENLER BİR
bir) kumbara:
Kumbara ne güzel çocuklara planlamayı, planlanan hedefi gerçekleÅŸtirmek için tasarruf edebilmeyi anlatıyordu. Hayvanlısı, kahramanlısı vardı. Halının kenarlarında oynanabilecek arabalısı vardı. Daha bir sürü çeÅŸitlisi vardı. Bırakın kumbaranın içinde birikenleri bizzat kumbara biriktirenler vardı. Ne oldu? Kumbara ne güzel çocuÄŸu kendi iradesine inandırıyordu. Elimize vuruldu. Unutturuldu. Bir ÅŸeker fazlaya satalım diye, bir sakız fazlaya, galerideki arabaya, camekândaki kazaÄŸa, daha yakın bir ÅŸeylere satalım için umutlarımızı. Yer deÄŸiÅŸelim için biz olmayan ÅŸeylerle. Benzeyelim için en çok benzetilen ilk on kiÅŸiye, ÅŸiÅŸeye, ÅŸiÅŸeye benzeyelim için. Not: ÅžiÅŸeli kumbara da vardı.
iki) kahraman:
Olmak istediÄŸimiz ÅŸey. Red Kit, Conan, KaraoÄŸlan, Asteriks, Çelik Bilek.. Ama hepsi iyi, hepsi ahlaklı. Hepsi her gün canını masum bir insanın canına siper etmeye kararlı. Hepsi bizden yana, New York’tan baÅŸka yerde uçmayan Süpermen bile. Hepsi ezilenden yana, hepsi bir sürü ÅŸey. Olmak istediÄŸimiz kiÅŸi. Pantolon üstüne giyilen külot, anneye diktirilen kırmızı pelerin üstünde “S” harfi...
Bir köpek kayboldu, biz bulsaydık. Birileri kötülük etti, biz yakalasaydık. Onları hırpalasaydık. “STOCK” yazsaydı kötülerin suratında patlayan haklı yumruklarımızın üstünde. Anlasaydık o bakkalın niçin astığını “Devren Satılık” yazısını dükkânının camına. Bir evin yıkılışını durdursaydık, bir aÄŸacın kesiliÅŸini…
Kahramanlarımızı çaldılar. Kahramanlarımızı baÅŸka bir ÅŸeylerle deÄŸiÅŸtiler. Åžarkıcı Tarkan Sezai Burak’ın çizgi roman kahramanı Tarkan'ını çok fena dövdü. Kurtlar Vadisi’ndeki bilmem kim Tommiks’ten haraç aldı. Bütün uçan kahramanlar teker teker yere düÅŸürüldüler. Zagor’un baltası kırıldı. Tenten’i iÅŸten kovdular. Tam kahraman olacaktık önlüÄŸümüzden tuttular...
​
Fark ÅŸu; Onların kahramanları her maceraya farklı bir imajla atılırken, her sene atlarını yeni modeliyle deÄŸiÅŸtirirken, bizimkiler sırtılarında aynı yelek, daÄŸ bayır kötülerin peÅŸinden koÅŸuyor. Onlarınkiler zenginleÅŸirken, bizimkilerin maddi durumunda hiçbir deÄŸiÅŸiklik olmuyor. Bizimkiler “Feda et” diyor, Onlarınkiler “Vazgeç!”
Geçiyor çocuk. Bir kaldırımın üstüne oturup mesaj gönderiyor aynı kaldırımın üstünde oturmakta olan arkadaşına...
üç) sokak oyunları:
Sokak oyunları ne güzel, çocuÄŸa örgütlenmeyi anlatıyordu. BelirlenmiÅŸ kurallar çerçevesinde bir gruba dahil olmayı, arkadaşın için feda olabilmeyi, onu kurtarabilmeyi, birlikte sevinmeyi, birlikte hareket etmeyi, kocaman bir coÅŸkuyu paylaÅŸabilmeyi anlatıyordu. Herkes eÅŸit baÅŸlıyordu. Kimse kimsenin kukalı saklambacını satmıyor. Hiçbir oyuncu bir gazoz uÄŸruna bilerek yenilme teklifleriyle karşılaÅŸmıyordu. Efendi gibi aldım verdim ben seni yendim. Onur’un annesi çağırıncaya kadar sportmence kıran kırana bir kukalı saklambaç mücadelesi. Kazanan takım birbirine sarıldığında aradan “Counter Strike”ın en etkili mermisi geçmiyordu.
Oyunlarını yitirmiÅŸ bir çocuk neye benzer? Bu ülkenin çocukları artık oyun oynamıyorlar bununla ilgilenen var mı? Bin bir türlü yeÅŸillik olsa gidip duvar önünde oturuyorlar, cep telefonlarını gösteriyorlar birbirlerine, mesaj gönderiyorlar. Oysa grup oyunları karşılıklı iliÅŸkileri çoÄŸaltır, oynayanların oluÅŸturduÄŸu ortak ve kendiliÄŸinden bir denetimi vardır. Kızmanın, üzülmenin, sevinmenin yani insana dair bütün duyguların baÅŸka insanlarla birlikte yaÅŸanmasını saÄŸlar.
Aktarılamadı bu oyunlar. Bir mahallede kimse oynayabilecekleri bir grup oyunu bilmiyorsa çocuklar ne yapabilir ki...
Öneriyorum: İlkokullara ”Oyun” dersi konulsun. Sınavı, pekiyisi, geçeri, notları, veli toplantısı filan olmasın. Haftada iki saat ayrılsın, bahçede çocuklara oyunlar anlatılsın sonra beraber oynansın, öÄŸretmenler de oynasın. Öyle deÄŸil mi? Kumbaralarımızı, kahramanlarımızı almakla kalmadılar binlerce yıldan beri sürmekte olan hepsi birbirinde yaratıcı güzelim oyunlarımızı da unutturdular iÅŸte. ArkadaÅŸlık iliÅŸkilerinin en canlı olduÄŸu bu alanı bitirdiler. Herkes bu kocaman iÅŸgale ortak oldu. Bu “Level” bir türlü geçilemedi. Hile yapıldı, ölümsüz olundu, mermisi tükenmedi silahların. Kaydetmesek ölmeden önce yaÅŸamaya devam eder miydik?
“Armut” denildi ve çıkmadık bir daha. Onur’un annesi huzura erdi...




