Kuvvet Yurdakul'un kişisel web sitesidir
“Paylaşılamayacak kadar lezzetli!”
Kadın delirmiş olmalı. Kredi kartını sağ eline alıyormuş, çizgilere basmadan kasaya kadar seke seke gidiyormuş, kasiyere kredi kartını uzatırken gözlerini kapatıp kartının reklam sloganını üç kez tekrarlıyormuş. Bir de adam var o da kasanın önünde zıplıyormuş, hangi ayağının üstüne düşerse kartını o eliyle veriyormuş.
Kimi türbelerin avlusunda dilek taşına el sürmek için gözlerini kapatıp, üç kez kendi çevresinde dönen insanlardan kasanın önünde tuhaf hareketler yapan insanlara zıplaya zıplaya vardık. Hikayemiz basit; erkeklerimiz ava gider kadınlarımız ateşi korurdu. Topraktan yararlanmayı öğrendik, yiyebileceğimizden fazlasını korusun, kimilerimize altın tozlu ördek çorbası içirsin, kimilerimizi açlıktan öldürsün diye devletler kurduk. Savaştık, şiirler yazdık, icat ettik, keşifler yaptık ve bir gün markete gittik. Kasanın önünde zıplamaya başladık…
Gelinen nokta bu. Van Gogh’un oto portresinin ifadesini değiştirdi bunlar. 498 senelik Mona Lisa’nın bakışlarını Leanardo’dan ayırıp Lutfhansa uçaklarına çevirdiler. Çeşitli film hileleriyle Nazım Hikmet’e kendi gazetelerini okuttular. Atatürk’e Avrupa Birliği kürsüsünde konuşma yaptırdılar. Mutluluğu kapağın altına, özgürlüğü taksit seçeneklerine sakladılar. “Paylaştıkça çoğalan” gofretlerin ardından “paylaşılamayacak kadar lezzetli”sini ürettiler. Şöyle bir reklam var: Vapurda gofret yemekte olan çocuğa bir tanıdığı yaklaşıp ne yediğini soruyor, çocuk gofreti kötüleyip arkadaşını kaçırıyor, paylaşmıyor gofretini. İşte fındık, karamel ve kırık kalplerin eşsiz uyumu! İnsanlık, tarihinde ilk kez bu kadar çok sayıda arkadaşsız ve fakat obez çocuğa sahip. Dondurmaları bile rüşvet alıyor bunların. Bizzat dondurmaya dondurma veriyorlar ki çalıştırsın kamyonunu, dağıtsın dondurmasını. Hale bak! Sadece memurlar değil abur cuburlar da işini biliyor!
Kadın haklı belki. Bütün deliler haklı. Zıplarsak düzelir mi? İmdat. Zıplarsak düzelir mi?