top of page
vy10.jpg

KOCATEPE MAHALLESİ ÇOCUKLARI

-Kocatepe Mahallesi-

​

Bir zamanlar Ankara’da Kocatepe Mahallesi’nde, çocuklar mutlu mesut yaÅŸarlar, sabahtan akÅŸama kadar oyunlar oynarlardı. Oyunlar oynarlardı, çünkü o vakitler bir grup çocuÄŸun dışarıda bir araya gelerek oyun oynaması henüz tarihe karışmamış, organ mafyası icat edilmemiÅŸ, “güvenlik” bir kalem olarak giderler arasına sokulmamış, Atari sokakları boÅŸaltmamış, Kızılırmak Sokak “Kocatepe Camisi Çevre Düzenlemesi” tarafından bir kolu kesilerek çolak bırakılmamıştı.

Düğme

Alparslan Bora

Alparslan ile 12-13 yaÅŸlarında Özel Arı Lisesi hazırlık sınıfında tanıştık. O Viyana’ya gidene kadar çok sıkı bir dostluÄŸumuz oldu.. Çocukluktan çıkılıp aniden giriliveren ilk gençlik zamanlarını ve o zamanların bütün ilklerini birlikte yaÅŸadık. Gitara birlikte baÅŸladık. Kaykaya birlikte baÅŸladık. Kızlara birlikte baÅŸladık. Okulda da okul dışında da hep birlikteydik. İlk defa birbirimizin evlerinde kaldık. İlk kez birlikte sarhoÅŸ olduk. İlk sigaraları birlikte yaktık. Hangimizdeysek artık nedense yere, halının üstüne oturur kırık dökük bir kaset çalardan sabaha kadar Kızılok, Ortaçgil dinlerdik. Onlar kahramanlarımızdı. 

logoimdat3.png
17264485_10154633450093425_3320749257548
logoimdat3.png

BilmediÄŸi bir yere girdiÄŸinde orayı keÅŸfettiÄŸini düÅŸünen Kristof Kolomb Amerika’ya girdiÄŸinde, yaklaşık 80 milyon Kızılderili, binlerce yıldır orada tabiatla ve birbirleriyle barış içinde güzel güzel yaÅŸamaktaydılar. Kocaman bir kültürü, baÅŸka türlü bir uygarlığı oluÅŸturmuÅŸlardı. Derken maalesef keÅŸfedildiler.

kızılderililer2.jpg

İMDAT SOLUK BENİZLİLER-1

logoimdat3.png

İMDAT SOLUK BENİZLİLER-2

Önceki yazıda beyaz adam’ın maalesef Amerika’yı keÅŸfedip, orada binlerce yıldır yaÅŸamakta olan yerli halkların dibine nasıl darı tohumu ektiÄŸinden bahsetmiÅŸtik. 

300 yıl boyunca birbirini izleyen katliamlar zincirinin ardından 1890 Yaralı Diz Katliamıyla etrafta soyu kırılacak Kızılderili bırakılmamış, kalanlar toplama kamplarında turistik eÅŸyalara dönüÅŸtürülmüÅŸtü.

Geronimo-1886.jpg
logoimdat3.png

 EYVAH KAYIP CENNET BULUNDU!

kaycen1.jpg

Bilimadamları Endonezya’da, Foja DaÄŸları’nda balta girmemiÅŸ bir orman bulmuÅŸlar. Söz konusu orman Lüksemburg büyüklüÄŸündeymiÅŸ ve daha önce bilinmeyen onlarca kuÅŸ, kelebek, kurbaÄŸa ve bitki türüne ev sahipliÄŸi yapıyormuÅŸ. 

ATATÜRK’ÜN FABRİKASI

logoimdat3.png

Hugo Chavez Venezuella’da “Atatürk Projesi” adını verdikleri fabrikalar açıyor. Devrimci devrimciyi anlıyor. Bizdeyse hepsi birbirinden Atatürkçü iktidarların eyledikleriyle unutturuldu Atatürk’ün eyledikleri. Hatırlayalım. Ve iÅŸte karşınızda 1937 yılında Atatürk tarafından açılan, Chavez’in 10170 km öteden model olarak seçtiÄŸi, bizimkilerin hiç ilgili olmadığı Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası:

atfab4.jpg

HEMŞEHRİM MEMLEKET NERESİ

logoimdat3.png
ayrimcilik-001.jpg

İMDAT ETNİK MESELE

Hindu Kutlama

Türk, Kürt, Arap, Zaza, Laz, Çerkez, Gürcü, Abhaz, Çeçen, Adige, BoÅŸnak, Arnavut, Roman, Makedon, HemÅŸinli, Pomak, Rum, Süryani, Ermeni, Yahudi, Yezidi, Keldani, Bahai, Nasturi, Sudanlı, Leh, Malakan…

Bir zamanlar uzun otobüs yolculuklarıyla özdeÅŸleÅŸmiÅŸti bu soru. “HemÅŸehrim memleket neresi?”diye sorulur. Nereliyseniz artık, “İçinden mi?”  kontratak sorusunun ardından, sizin oralı bir tanıdığıyla baÅŸlar, her nasılsa konuyu askerliÄŸine baÄŸlar, birkaç yüz kilometre içinde teskeresini alır, evlenir, çoluk çocuÄŸa karışır, ÅŸurada çalışır, ÅŸuraya taşınır, ömrününü anılarla süsleyerek yol boyunca bir kez daha yaÅŸar, otobüs terminale, o ÅŸimdiki hâline kavuÅŸur, iyi dileklerini sunar ve giderdi.

Biterdi.

İNSAN ÖMRÜ YEDİ SENE

test.jfif

Yedi yaşına kadar ne yaÅŸadıysan yaÅŸadın, sonra müfredat baÅŸlıyor. SaÄŸ olsun müfredat. İnsan kalan son zerrelerimizi de emiyor, elleriyle yoÄŸuruyor, poÄŸaça yapıyor bizi. Öyle bekliyoruz poÄŸaçalar hâlinde. 

BİR BİR BİTİRiLENLER BİR İKİ ÜÇ

bir) kumbara:

Kumbara ne güzel çocuklara planlamayı, planlanan hedefi gerçekleÅŸtirmek için tasarruf edebilmeyi anlatıyordu. Hayvanlısı, kahramanlısı vardı. Halının kenarlarında oynanabilecek arabalısı vardı. Daha bir sürü çeÅŸitlisi vardı. Bırakın kumbaranın içinde birikenleri bizzat kumbara biriktirenler vardı. 

kumbara5.jfif

 

vy11.jpg

PRATİK OLSUN

Zamanında zaman yoktu. Onu iÅŸleri kolaylaÅŸtırması için biz uydurduk. DoÄŸadaki deÄŸiÅŸimler bir anlama kavuÅŸtu. Sonra ona inandık, ona güvendik, ona sığındık. Emri altına girdik...

İMDAT SEVGİLİLER GÜNÜ

Bir 14 Åžubat’ı daha atlattık. Sevgi kazandı! Dünyada açlık ve savaÅŸlar son buldu, barış ve mutluluk geldi. Yüzbinlerce insan mesajlarını yazıp bilmem kaça göndererek sevgililerine sevgilerini gösterdiler ve sonsuza kadar mutlu yaÅŸadılar. O numaraya mesaj göndermeyen çiftler ayrıldı. 

vy62.jpg

BENİM BALKON KONUŞMAM

Balkona çıktım “Ey halkım ey Türkiye ey” dedim. Türkiye kilitlenmiÅŸ balkon konuÅŸmamı beklemiyordu. Nefesler tutulmamıştı. Pek ilgilenen olmadı. Birkaç kiÅŸi ÅŸöyle bir bakıp gitti. YaÅŸlı bir teyze, “Gir yavrum, gir çocuÄŸum içeri, üÅŸütmüÅŸ oÄŸlan” dedi. Devam ettim:

balkon.jpg
Yüzme Astronot
logoimdat3.png

İMDAT SERDAR ORTAÇ

Yüzme Astronot

                                                              “Bu coÄŸrafyanın en iyisi benim”

 

Kim söylüyor bunu? Serdar Ortaç söylüyor. Nerede söylüyor? Ben tam ÅŸnorkel marifetiyle su altının ışık oyunlarına, dipte yer deÄŸiÅŸtiren kum taneciklerinin bıraktığı izlere, yer yer ve zaman zaman görünüveren rengârenk balıklara hayran hayran bakarken, tam unutmuÅŸken suyun üstünü, yosunlara takılmış bir gazete sayfasında söylüyor. Deniz altında okuyorum röportajın baÅŸlığını. Sayın Ortaç bu cümleyi neye dayanarak kuruyor? Gayet basit. Çünkü en çok onun albümleri satıyor. Kim daha çok satarsa o en büyük! Röportajın yapıldığı tarih 8 Mayıs 2006. Sayın Ortaç’ın “Mesafe” adlı albümünün piyasalarda boy göstermesine daha iki gün var. Henüz albümü çıkmadan su altından basın yoluyla saÄŸlı sollu ortalarla kalemizde gol arıyor Ortaç. Sema Denker imzalı bir röportaj olarak, yosunlara takılmış dalgalanıyor bir haksızlık bayrağı gibi. Nasıl olmuÅŸsa parçalanmamış bir Hürriyet Gazetesi sayfasında göz göze geliyoruz böylece. O beni görmüyor, gülümsüyor fotoÄŸraf halinde. Ben onu görüyorum, gülmüyorum ama. Aksine aÄŸlayacak gibiyim. Röportaja uzanıyorum. Beni o kısacık, o mutlu, o pervasız anımdan hoyratça koparan zalım kaderin ve piyasaların tecellisine boyun eÄŸerek alıyorum sayfayı yosunların arasından…

MERCİMEĞE MEKTUP

Sevgili Mercimek,

 

Sana Mercimek diyorum çünkü adın konulmadı. Henüz doÄŸmuÅŸ deÄŸilsin. Baban sana Mercimek dediÄŸi için adın MercimeÄŸe çıktı. Biz de Mercimek diyoruz. Åžu anda beÅŸ buçuk aylıksın.

O müthiÅŸ huzurun ve saadetin içinde üç buçuk ay daha geçirip aramıza katılacaksın. DoÄŸduktan sonra her ÅŸey baÅŸka olacak. İlk iÅŸ orayı unutacaksın.  Sonra büyüyüp “Ne saadetmiÅŸ, ne huzurmuÅŸ arkadaÅŸ” diyeceksin. Biz babanla böyle söylüyoruz birbirimize. Zaten biz malesef doÄŸmuÅŸ olanlar, hep böyle atıp tutarız orası hakkında. Hatırlamayız ama. Sen oradasın. Bilirsin.

hamilelikte-28-hafta-bebegin-goruntuleri
karagöz.jpg
logoimdat3.png

KARAGÖZ YETİŞ!

Bakalım bu ramazan reklamlarda ne gibi kötü emellere alet edilecek Karagöz. Bu ramazan da eline bir kredi kartı verilip tefecilerin aÄŸzıyla mı konuÅŸacak? Yine elinde sepetle peynir mi satacak, oturup  KeloÄŸlan’la iftar sofrasına orucunu kolayla mı açacak? İmdat.

Şaşırmak ya da Olmamak

Bir Kontörün 40 Yıl Hatırı

ÅŸaÅŸemoj2.jfif

Biz en son neye ÅŸaşırdık? Bir kocaman  telaÅŸa, yok oluÅŸa sürüklendikçe mi yitirdik ÅŸaşırma duygumuzu?. BeklemediÄŸimiz, hesabını yapmadığımız bir ÅŸey kalmadı mı? Ne olsa “olabilir”den mi ibaret?

zil Telefon

Telefonda buzdan bir kadın sesi ÅŸunları söylüyor: “Åžu anda 23 kontörünüz kalmıştır. Telefonunuz baÄŸlanacaktır ancak en kısa zamanda kontör yüklemeniz gerekmektedir”. Arkadaşıma bir ÅŸey söyleyeceÄŸim berbat bir tonlamayla hazretlerinin emirlerini dinliyorum...

AÄŸaç ile Müetahhit

Unutamadığımız aÄŸaçlar var. Hayatımıza girmiÅŸ, kesilerek son verilmiÅŸ aÄŸaçlar. Baltalı müteahhit iÅŸgalleri karşısında kocaman bir hüzünle içine gömülmüÅŸ, susturulmuÅŸ aÄŸaçlar…

resimli Globe

Dünyayı Dar Ettik Dünyaya

Sen vardın dünya, biz sonra geldik. 4.5 milyar yıl büyüksün bizden. Kucağında açtık gözlerimizi, evlatların say bizi…

gökkafes.jpg

Gök Kafesin Altında

Silüet de neymiÅŸ? Hava kararırken martıların arasından görünen bir iki minare, kule filan! Para kazandıracağını bilseler İstanbul’u ters çevirir bunlar. Parası olmayanlar yere dökülür. Ödemesini yapanlar asılı kalır!

logoimdat3.png

Yok Yeni Sahne!

Bizim anımız olmasın zaten. GeçmiÅŸle iliÅŸki kuramayalım. DoÄŸduÄŸumuz ev yıkılsın, gittiÄŸimiz okul yıkılsın, sevgilimizle ilk kez buluÅŸtuÄŸumuz köÅŸe başı delinsin. DüÅŸtüÄŸümüz aÄŸaç kesilsin.

greyscale-photo-of-masks-on-a-stick-6693
YIKILANBİNA.jpg

Hatırlayacak Bir Şey Kalmadığında

Dışardan baktığında bütün binalar duvarlardan, camlardan ibaret kütlelerdir. Ama iliÅŸki kuruldukça bir apartman, patates kızartması kokusudur da, her pazar merdivenler yıkanırken basamaklardan sırayla dökülen köpüklü sulardır da...

İnsan ile Vicdan

Vicdan gerekli midir? Bravo insanlık! Bunu da sordun iÅŸte! Hayat Bilgisi dersinde anlatılmıştı gerçi, ama dersteki gibi vermedi hayat kendi bilgisini. Bunca savaÅŸ, bunca keÅŸif, bunca icat ve gelinen nokta; vicdan gerekli miymiÅŸ! Cevap veriyoruz:

Sad Kız
Çikolata parçacıklı kurabiye

“Paylaşılamayacak kadar lezzetli!”

​

Kadın delirmiÅŸ olmalı. Kredi kartını saÄŸ eline alıyormuÅŸ, çizgilere basmadan kasaya kadar seke seke gidiyormuÅŸ, kasiyere kredi kartını uzatırken gözlerini kapatıp kartının reklam sloganını üç kez tekrarlıyormuÅŸ. Bir de adam var o da kasanın önünde zıplıyormuÅŸ,..

Dev Ahtapot

SavaÅŸ farkedilmezse

Bu görkem korkutuyor. Bir toplu konut ÅŸirketinin reklam filminde altı sarı pantolonlu üstü çıplak, eli bayraklı, mitolojik tanrı kılıklı bir genç İstanbul’un üstünde uçuyor. Yer yer ve zaman zaman Galata kulesi, Süleymaniye Cami, BoÄŸaz Köprüsü gibi yerlere konuyor.

Aşağıdakilerden hangisidir

logoimdat3.png

Yerli Afrika’da Olur AÄŸabey!

Kalem

Bir sonbahar sabahı elimizden tutup götürdüler bizi. BaÅŸlangıçta çiÅŸi gelenlerin parmak kaldırdığı bir yerdi gittiÄŸimiz. İçi boÅŸ yuvarlaklara dönüÅŸtü. Hayatımız boyunca taşıdığımız test kitaplarının toplam ağırlığını hesaplamayı öÄŸrendik.  Belimizi kimlerin büktüÄŸünü biliyorduk zaten. Kamburların daha hızlı sürüklendiÄŸini ise yıllar geçtikçe öÄŸrenecektik.

Turuncu
microscopic-view-ebola-virus-260nw-21054

Umudumuz Ebola!

YaÅŸasın! Nihayet çözüm bulundu! Biz de bu dünyanın hali ne olacak diye merak ediyorduk. MeÄŸer bütün dertlerimizin dermanı Ebolaymış! KulaÄŸa da hoÅŸ geliyor “EBOLA!” Çikolata markası gibi!

Çok kısa zamanda Sevgililer Günü’nü kundaktaki bebeklere öÄŸreten zihniyet yerli malı haftasının dibine ithal malı darı ekti. Bir günü koca hafta gündemde tuttular da koca haftayı tebbessümle hatırlanan 4 dizelik portakal, elma incir ÅŸiirlerine dönüÅŸtürdüler. Satın al diyen maarif takviminde yaprak sahibi oldu, tutumlu ol diyenin üstüne kızgın yaÄŸ döküldü.

Çete: Bir Örgütlenme Biçimi!

Defter, kalem, silgi gibi araçlar yerlerini sustalılara, muÅŸtalara, sallamalara bırakıyor. Fonda gerçek kralların kahkahaları…

photo-of-men-holding-weapons-2514316.jpg

©2020, imdatimdatimdat.com tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page